23 Mart 2009 Pazartesi

Gidin başımızdan pis sıkıntılar...

Kuzum gene yorum yazacaktım yazına ama baktım gene uzuuun bir yorum olacak gene yazıya çeviyorum...
Gerçekten çok sıkıntılı bir yazı olmuş, ama hayat bence şu günlerde iş konusunda herkesin çook fazla üstüne gidiyor. Şu lanet olasıca kriz lafı hayatımıza o kadar girdi ki ve hatta daha da fazlası hayatımızı esir aldı! Evde kriz, işte kriz, otobüste kriz, televizyonda kriz, çarşıda, pazarda her yerde her yerde...
İş konusunda beklentilerimiz o kadar benziyor ki, gerçi hayata bakışımızın tamamının da benzeştiğini ikimiz de gayet iyi biliyoruz.
Artık neden işe eskisi gibi zevkle gidemediğini irdelersek gene karşımıza o kocaman KRİZ!!! kelimesi çıkacak.
Sizin firma -ki hedeflerinden biri "hem çalış hem eğlen"di diye hatırlıyorum-bile yıllık toplantısını sıkıcı bir ofis toplantısına çeviriyorsa; hakkınız olan terfileri, primleri kaldırıyorsa; çalışanlarının sayısını azaltıyorsa ve her iş gününde firmada çalışan -ne kadar iyi bir eleman olsa da- aklında ya bugün sıra bendeyse diyebiliyorsa; yöneticiler çalışanların hayatının tak gailesinin çalışmak olduğunu düşünmeye başladıysa ve 24 saat hayatlarında sadece işlerini düşünmelerini talep edecek kadar, baskı yapacak kadar çirkinleştilerse; işleri 3 kişinin yapması gerekirken, tek kişiye yükleyip, üstüne üstlük ondan da süperman etkisi görmek istiyorlarsa; bu KRİZ'e ve
Ülkeyi, bizleri, çalışanları (ve artık çalışacak bir işleri olmayanları), 50 senedir tüccarlık yapan ama elinde avucunda hiç bir şeyi kalmayan ama hala kredi borçları ile uğraşan ne yapacağını bilemeyenleri, evini, barkını satmak zorunda kalanları, 10 senede adım adım büyüttükleri şirketleri gözlerinin önünde iflasa giderken izlemekten başka çaresi olmayanları, babasının dükkanına müşterinin gelmediğini, babasının mal satamadığını sezip anlayacak ve bunu kendine dert edecek kadar zeki olan ve henüz 7 yaşında olan çocukları,
bu hale getirenlere gerçekten lanet olsun!!!
Sıkıntılı bir havayı dağıtmak gerekirken uzun zamandır fazlaca dolduğum bir konuya fazlasıyla değindin sanırım...
O sıkıntı, bunalım, karışıklık halleri bende bayağı bir süredir mevcut biliyorsun.Ve ne zamandır sıkıntı da olsa yaz rahatlarsın diyordun, sen rahatladın mı bilmiyorum ama ben de gözyaşları ile daha da çok hırslandım gibi geliyor. Daha da acısı bu durumdan çıkmak için ne yapılacağını bilememek, krizle boğuşamamak, krize yenik düşmekten korkmak, belki de yenik düştüğünü bilmek, bir şey yapamamak, belki de çırpınamamak bile...
Ama gerçekten çoooook sıkıldııım...
Daha da kötüsü ne biliyor musun?
Ne zamandır beklediğimiz fasılımızda, kafamda bu türlü milyonlarca düşünce uçarken, nasıl başladığını nasıl bittiğini anlayamamış olmak; bir yandan gülerken, bir yanda akılda hep bunların olması ve ilk defa bir çok eğlendikte olduğumuz mekandan çok, başka başka yerlerdeydim. Günlerdir bekliyordum, hatta gelmek için daha başka ne sıkıntılarla uğraştığımı biliyorsun, rahatlamak için bir şans olacak sanıyordum ama bunda bile olmadı...
Tek derdimiz; zevk alacağımız bir iş, bu, bu kadar imkansız mı??? Yoksa bu artık lüks mü? Tek derdimiz iş mi olmalı??? Şimdi dert kelimesini kullanırken de aklıma "sağlık" geldi, hep demez miyiz Allah çaresiz dert vermesin diye, gene yanlış dertlerle mi uğraşıyoruz? Sağlığımız yerindeyse, diğerlerini dert etmek ahmaklık mı? Off bu saatten sonra anca soru çoğalıyor, ne cevap ne de çözüm bulamayacak gibiyim, sanırım en iyisi yazıyı burda bitirmek.
nokta

1 yorum:

  1. Geldi mi üst üste gelmiş..
    Seni beni hepimizi bunaltmış.
    Ben yazınca rahatladım sanki.
    Herkese ne kadar bunaldığımı anlatınca iyi hissettim kendimi.Umarım geçici değildir buda:)
    İyi şeyler olucak,inanıyorum ben buna.
    Hayat işte her zaman mükemmel gidemiyor.Belki de biz deneniyoruz bu sıkıntılardan kimbilir...
    Buarada çok eğlendim ben ama dediğin gibi çok çabuk bitti..Oysa ne çok eğlenirdik biz:)

    Özi

    YanıtlaSil